Selam olsun görüp de okuyanlara; okuyup da iç çekenlere, sevenlere beni, bilmeden tanımadan etmeden, "ah ne iyi dedin" diyenlere.

Aşkı anlattım yıllarca bu satırlarda. Cismin aşkından gönle, ruha ve ruhtan tüm hücrelere sinsi bir hastalık gibi nasıl yayıldığını anlattım. O hastalığı her şeye rağmen nasılda deli gibi sevdiğimizi, istediğimizi anlattım. O kadar çok anlattım ki bitti cismin aşkı. Özlem bitti. Özlemin ıssızlığı bitti, yalnızlığa olan cümlelerindeki serzeniş bitti. Yeni bir dönem başladı. Mevcut halin hastalığından kalbe başka duygular sıçradı ki zaten aşk beden çemberinden çoktan çıkmıştı.
Bencil sevgi yalnızlaştırmaktaydı bedeni. İtikafa çekilmiş bir ruhun itikatsiz kısmıydı.Sevmek paylaşmaktı olabildiğince. Sevmek içselleştirildiği kadar kutsaldı. Ruhun azabı değil dinginliğiydi. Daha az kızmaktı her şeye... İnsan ömrü her şeyi dosdoğru öğretti ki; sevmek ezberi zaman içinde yer değiştirdi, şekil değiştirdi ve zaman boyutundan çıkıverdi.
Şimdilerde dosdoğru, pasparlak bir güneşin altında yaşayıp hiç ter dökmediğini düşün. Düşün ki her hücrende güneşin doyurucu sıcaklığı dolaşıyor. Damarlarında bir cümbüş var. Ve sen dahil sana ait olan ve olmayan her şeyde bir memnuniyet ifadesi. Yanmadığın bir gökyüzünde güneşe doymak ve ısıttığın tüm bedeninle başkalarını kucaklamak... Belki gerçekten sevmiş olmanın sıcaklığı böyle bir şeydir...
~S'özde Yazar~
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil