
Ne kazanmadığım oyunlar ne de mutsuzluklar. Sanki hep
kazanmışım ben bu hayatta. Sanki her şey benim olmuş gibi anıyorum bazen
eskileri… Bir şeylerin tadı, kokusu kalmış hafızamda. Söğüt kokusundan tut da
haşlanmış mısır kokusuna kadar harika hepsi. Tırnaklarımıza oje niyetine
geçirdiğimiz çiçek yapraklarının kokusuna kadar her şey o kadar canlı ki… Sanki
hala teyzem çocukluk arkadaşım. Sanki şimdi çıksak hurçların tepesine
otobüsçülük oynayabilecekmişiz gibi. Ah ne zaman eskiyor eskiler… İnsanın
çocukluğu nasıl böyle diri kalıyor. Neden unutmuyor paylaştıklarını, tadını
bellediği helvayı, kavurmayı, yağda ölmüş soğanlı ekmeğini, deli gibi yediği
salçalı makarnasını… Bayramlığının kokusunu, komşuda yediği tatlıyı, en sevdiği
oyuncağını, en kadim oyun arkadaşını…
Amak-ı Hayal