
Hayat su gibi akıp geçiyor. Su gibi kısmı var ya işte ben ondan nefret ediyorum çünkü babam günde beş posta ders çalışmam için bunu bana yeterince hatırlatıyor! Kaç gündür ne yazayım diye düşünüp duruyorum. Bazen yazacağım konulara yetişemezken bazen de böyle bloke olabiliyorum. Bunu yaşayanlarınız var mı bilemiyorum. Belki de ben buraya yazacaklarımı çok önemsiyorum bundan kaynaklanıyor olabilir.
Sıkılıyorum blog!
Valla billa bu evde çok sıkılıyorum. Herkes çok konuşuyor ve boş konuşuyor. Bunalıyorum... Beynimi kemirdiklerini hissediyorum. Babamın kırkını geçince huyu değişti. Adam her şeye karışıyor. Örnek vereyim mi? Mesela çöpleri buraya at diyor, yemeği günlük yap diyor, burayı düzelt diyor, arayıp bazen dışarı çık bugün istersen diyor, hava güzel kombiyi kapat diyor, artan yemeği bir kaba doldurup dolaba koy diyor. Daha neler neler... Her şeyi ama her şeyi söyleme gereksinimi duyuyor hayır işin tuhafı ben bir başağım duymayan kalmadı bunu başaklar her işi söylenmeden zaten mükemmel yapar. Bana demese de o işler yapılır. Bardağına su dolduruyorum tam ağzına kadar geliyor bana yeter kızım tamam diyor. Ya hu zaten başka şansım mı var doldu bardak tabi ki daha fazla doldurmıcam! Bir örnek daha vereyim dışarı çıktım ama karanlığa kaldım diyelim babam arıyor neden geç kaldığımı açıklıyorum ve otobüste olduğumu belirtiyorum, bana bunu belirttiğim halde "çabuk gel" diyor. Otobüsü ben kullanıyorum sanki. Bu söze deliriyorum. Saçma değil mi? Çabuk nasıl gelebilirim? Hemde bunu her seferinde yine aynı şekilde söylüyor...
Yalnızım blog,
Valla billa bu saçmalıkların içinde ben çok yalnızım. Hiç halden anlayan yok. Alıngan ve konuşmayı seven bir annem var üstüne böyle acayip bir babam var. Uzlaşmakta öylesine zorlanıyorum ki. Onları idare etmek çok zor. Anne babalar çocuklarını anlamak için yol, yöntem ararken bizim evde olaylar tersine işliyor. Ben yol, yöntem arıyorum bunlar nasıl aşılır ya da bu rutin kalıplaşmış cümlelere nasıl sabır gösterilir diye... Sonra bana evde asık suratlı ve asabi diyorlar. Bütün gerilimi ben yükleniyorum evde. Her şeye koşturmaya çalışıyorum, hepsini idare etmeye çalışıyorum...
Ahh! Blog,
Alıp başımı nerelere gideyim bilmiyorum. Bildiğim tek şey artık sabır gösteremiyorum. Bunlar kulağa sıradan ve önemsiz gelebilir aslında bu kadar pimpirikli, detaycı, her şeyi söyleme ve hatırlatma gereği duymaları belki de dert edilecek beni buhranlara sokacak bir husus değildir. Ama ne var ki her gün damlayan su mermeri nasıl eritebiliyorsa bu söylediklerimin de her günümde yer alması benim sabrımı öylece eritiyor. Eşek değilim ben; kavgada ettim, konuştum da ama değişmiyor...
Değişmiyor...
Çok sıkılıyorum blog.
Ama bu hiç bir şeyi değiştirmiyor...
Sevgiler,
Fondaki inilti tık tık...
Yazan: Amak-ı Hayal...