13.11.2022

Gülmek...

Ağız dolusu gülemezdik biz küçükken... "O kadar gülünmez başınıza bir çıkacak mı var" diye uyarırdı hemen büyükler. Sırf bu yüzden çok güldükten sonra suçlu hissetmeyi öğrendik belki de. Başımıza ne gelecek diye bekledik ya da başımıza gelenleri çok gülmeye bağladık. Yine de zaman zaman çok güldük, hissi yarım kalsa da... 

.

Gülmekten, oynamaktan, sevinmekten, yemekten ya da başka herhangi bir eylemden, özellikle de güzel olanlardan keyif verenlerden ruha ışık tutanlardan, büyükler ne istedi de böyle şeyler uydurdu bilmiyorum. Aslında "benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız" sözünden mütevellit Peygamber sözümü nakletmekti dertleri, ya da onlara da anneleri babaları her güzel şeyi çok mu görmüştü de böyle olmuşlardı... Bir ihtimal daha geliyor aklıma, aslında herşey denge üzerine kurulu herşeyin aşırılığı iyi değil deyip orta yollu olmayı öğretmek miydi asıl niyetleri. 

.

Her neyse o niyet, bu söylediklerimin hepsi, konuyu açarak söylendiğinde ve yerinde söylendiğinde muhteşem bir öğreticilik olabilecekken, esasında "ağaç yaşken eğilirin" yanlış konularda eğilmesiyle büküyor hep ruhumuzu... Hani önce, yine Peygamber sözü olan şu sözü kendimize söylerek başlamak daha güzel olmaz mıydı; çocuk sesi azizim, "çocuk sesi cennet sesidir." Ansızın kulağınıza çalınan o harika neşeli çocuk kahkahalarının ruhunuzu coşturması işte tam da bu yüzden....

.

Çocuklar hep gülsün, çok gülsün. Ama sadece senin benim çocuğum değil, tüm dünya çocukları gülsün. Bir duayı ederken kendi kapasitemize göre değil verecek olanın zenginliğine ve kudretine göre dua etmeliyiz. Çocuğunuza ettiğiniz dualara tüm çocukları katmanız dileğiyle... 

.

#birfotoğrafbiryazı 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder